
Dalga boylarına göre sınıflandırılan ve “Nanometre, nm” de ölçülen üç tip UV ışını vardır. Her üçü de biyolojik aktiviteleri ve derileri için nüfuz seviyeleri bakımından farklılık göstermektedir. Daha kısa dalga boylu UV’leri en yıkıcı ve tehlikelidir, ancak atmosfer seviyesinde tamamen filtrelenmiş olsalar da dünyanın yüzeyine ulaşmazlar.
İşte güneşin UV’si yeryüzündeki hayatı nasıl etkiler? Güneş doğduğunda, onun enerjisi farklı dalga boylarında yayılır. Gördüğümüz görünür ışıktır. Ayrıca kızılötesi (ısı olarak hissedilir) ve ultraviyole (UV) ışınları da (görmediğimiz veya hissetmediğimiz) vardır. Üç temel türü ele alalım: UV-A UV-B ve UV-C.
UV-A
UV-A uzun bir dalga boyuna sahiptir (315-399nm) ve dünyaya her zaman ulaşır. Dünya yüzeyine ulaşan UV radyasyonunun yaklaşık% 95’ini oluşturur. Canlılar için D vitamini üretmeye yardımcı olur. Son çalışmalarda, uzun süreli maruziyetlerin UV-A’nın cilt kanseri gelişimini arttırdığı bilinmektedir.
UV-B
UV-B, UV-A (280-314nm) kadar uzun değildir. Daha kısa olduğu için, insan ve bitki hücrelerine daha çok zarar verir. Bazıları ozon tabakası tarafından filtrelendiğinden, tüm UVB dünyaya ulaşmaz. Dünyaya ulaşan az miktardaki güneş yanıklarına neden olur ve hücrelerimize ve DNA’larımıza da zarar verebilir (DNA, hücrelerimizin temel yapı taşlarıdır). Bu yüzden gözlerimizde cilt kanseri ve kataraktlara neden olabilir. Yeryüzünde bize ulaşan UV-B miktarı, günün saati, yılın zamanı ve onu bloke etmek için mevcut stratosferik ozon miktarı gibi faktörlere bağlıdır. Ayrıca rakım, hava koşulları ve kum, kar ve su gibi yansıtıcı yüzeylerin UV ışınlarının bir kısmını yansıttığı ve gölgeli alanların daha yüksek UV etkisine sahip olabildiği de bilinmektedir.
UV-C
UV-C en kısa dalga boyuna sahiptir (100-279nm). En tehlikeli olanıdır, ancak hepsi ozon tabakası tarafından emilir.