Canlılarda Beslenme İlişkileri

Dünyamızdaki bütün canlılar beslenme bakımından Ototrof ve Heterotrof olarak iki grupta toplanabilir. İnorganik maddelerden organik besin yapanlara, ototrof (üretici) denir. Bunu yapamayıp da hazır organik besin kullananlara da heterotrof (tüketici) canlılar denir.

Bir de bu iki canlı grubunun ölmüş parçalarını yada organik artıklarını parçalayarak inorganik hale getiren çürütücüler (saprofitler) vardır. Bu canlı grubunun hiç birisi diğerlerine muhtaç olmadan hayatını devam ettiremez. Bu muhtaçlık daha çok, diğerlerinin oluşturduğu ürünleri kullanmak şeklinde olur.

Yeryüzünün ilk enerji kaynağı güneştir. Bu enerji ototrof olan yeşil bitkiler tarafıdnan tutularak organik besinlerdeki kimyasal enerjiye dönüştürülür. Bütün canlılar organik besinleri parçalayarak bu kimyasal enerjiyi kullanırlar.


Bakterilerin bazıları fotosentezlerinde H2O yerine H2S veya H2 kullanırlar ve 02 açığa çıkarmazlar.

1- Ototrof Canlılar

Fotosentez yapanlar (Fotoototroflar) ve kemosentez yapanlar (Kemoototroflar) olarak iki grupta toplanır.

a. Fotosentez Yapanlar: Yeşil bitkiler, bazı bakteriler, mavi – yeşil algler ve bazı tek hücreliler tarafından klorofillerde gerçekleştirilir.

b. Kermosentez Yapanlar: Işık enerjisi kullanılmaz. Sadece bazı bakteri türleri tarafından gerçekleştirilir. Klorofil ve kloroplastları yoktur. Kimyasal enerjiyi kullanarak HO2 ve H2O’yu birleştirerek organik besin sentezlerler ve 02 üretirler. Ancak bu 02’yi kendileri kullanır.

2- Hem Ototrof, Hem Heterotrof Canlılar


Bu gruptaki canlılara en güzel örnek böcekçil bitkilerdir. Böcekçil bitkiler azotça fakir topraklarda yaşamakta olup, topraktan alamadıkları azotu, böcekleri yakalayarak onların proteinlerinden karşılarlar. Bu yönleriyle besini hazır aldıkları için heterotrofturlar.

Böceği yakaladıktan sonra sindirim enzimlerini dış ortama salgılayarak, yakaladıkları böceği sindirir, sonra onun amino asitlerini absorbe ederler.

Böcekçil bitkiler aynı zamanda fotosentez yaparak nişasta ve diğer karbon-hidratlarını kendileri üretirler. Bu yönleriyle ise besin ürettikleri için ototrof-turlar. Yani yeşil bitkilerde olduğu gibi, kendi organik besinlerini üreten, ancak aynı zamanda hayvanlarda olduğu gibi dış ortamdan organik besin alabilen canlılardır.

3- Heterotrof Canlılar

Organik besinlerini hazır olarak alan canlılardır. Besinleri alma biçimine göre üçe ayrılırlar.


a- Holozoik Canlılar

Besinlerini daha çok katı ve büyük parçalar halinde alan canlılardır. Her birey kendi besinini kendisi temin eder. Sindirim sistemleri, duyu organları, sinir ve kas sistemleri gelişmiştir. Holozoik yaşam gösteren canlılar da kendi aralarında üç gruba ayrılırlar.

  • Etçiller (Karnivorlar): Daha çok hayvansal besinlerle beslenirler. Bazı kuş türleri ve kemirgenler familyasının türleri bu şekilde beslenir. Diş yapıları et yemeye uygun olup, köpek dişleri gelişmiştir.
  • Otçullar: Daha çok bitkisel kaynaklı besinlerle beslenirler. Keçi, Koyun, inek, Kaplumbağa, Kirpi bu gruba örnek verilebilir. Bu hayvanların diş yapıları ve sindirim sistemleri selülozu sindirecek şekilde özelleşmiştir.
  • Etçiller ve Otçullar (Omnivorlar): Hem bitkisel hemde hayvansal kaynaklı besinlerle beslenirler. İnsan, bazı balıklar, bazı kuşlar bu gruba girer. Dişleri hem parçalayıcı, hem kesici olarak bulunur.

b. Saprofitler (Çürükçüller)

Bu gruptaki canlılarda sindirim sistemi tam gelişmemiştir. Bu yüzden besinlerini bulundukları ortamlardan yarı sindirilmiş sıvılar halinde alırlar. Bazıları salgıladıkları enzimlerle hem kendi besinlerini kısmen sindirmiş olurlar, hem de organik artıkları parçalayarak ölmüş bitki ve hayvan artıklarını ortadan kaldırırlar. Bu sayede doğadaki madde döngüsünde önemli katkıda bulunmuş olurlar.


c. Simbiyoz (Birlikte) Yaşam İlişkileri:

Bu gruptaki canlılar birbirleri üzerinde veya içinde yaşarlar. Bazı birlikler zararlı, bazıları faydalıdır.

  • Komensalizm: Zararsız bir birliktir. Beraber yaşayan canlardan biri fayda elde ederken diğerinin faydası veya zararı yoktur. İnsanlar ağız ve bağırsak bölgelerinde yaşayan bazı bakteriler bu şekildedir. İnsandan faydalanırlar, ama insana fayda veya zararları yoktur. Köpek balıkları ile onların karın bölgesine tutunarak yaşayan küçük bir balık türü vardır. Köpek balığı ve küçük balık arasında ilişki komensalizme güzel bir örnektir. Küçük balık köüek balığının yediği besinlerden arta kalan küçük besin parçacıklarını ve köpek balığının derisi üzerinde bulunan parazitleri tüketirler. Böylelikle küçük balık köpek balığına faydası bulunurken, küçük balığın köpek balığına herhangi olumlu veya olumsuz bir etkisi yoktur.
  • Mutualizm: Karşılıklı fayda esasına dayalı bir yaşam birliğidir. Bu yaşam birliğine bir örnek ile açıklayacak olursak; İnsanlarında bağırsağında bir bakteri yaşamaktadır. Bu bakteriler insanların bağırsağından hem bir yaşan alanına sahip hemde besin ihtiyaçlarını sağlarlar. Bağırsaklarda yaşayan bu bakteriler B ve K vitaminlerinin üretilmesini sağlamaktadır. Bu birliktelik mutualizme çok güzel bir örnektir.
  • Parazitlik: Beraber yaşayan iki canlıdan biri fayda görür. Bu esnada faydalandığı canlıya zarar verir. Bu yüzden bu çeşit birlikteliklere zararlı birlikler denir.

Parazitlik Çeşitleri

  • Parazitler canlının dış kısmına yerleşmişse bunlara ektoparazit (dış parazit) denir. Bunların sindirim sistemleri vardır. Örneğin, keneler, bitler, pireler.
  • Parazitler canlının iç kısmına yerleşmişse bunlara endonarazIt (İç parazit) denir. Bunların sindirim sistemleri yoktur. Örneğin, plazmodyum mikrobu, bağırsak kurtları, tenyalar.
  • Parazitler, canlı bir hücre olmadan hiç bir canlılık özelliği göstermiyorsa bunlara mecburi parazIt denir. Örneğin, virüsler
  • Bazı bitkiler fotosentez yapabildikleri halde, kök sistemleri gelişmediği için su ve mineral madde ihtiyaçlarını emeç adı verilen kökleriyle üzerinde yaşadıkları bitkinin odun borularından (ksilem) alırlar. Bunlara yarı parazit bitkiler denir. Örneğin, ökse otu.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here