Besin Kirliliği Nedir?

Besin Kirliliği Nedir?

Besin kirliliği terimi, belirli bir su kütlesi içindeki besin maddelerinin çokluğunu ifade eder ve bir tür su kirliliği olarak kabul edilir. Besin kirliliğine katkıda bulunan en yaygın kirleticiler, genellikle tarım endüstrisinde gübreler olarak kullanılan fosfor ve azottur. Sudaki besin kirliliği temel olarak tarım alanlarından, çiftlik hayvanlarından, özel evlerin septik tanklarından ve araçlardan çıkan egzozlardan kaynaklanır. Ek olarak, peyzaj arıtma işlemleri için kullanılan kimyasallarda ve ayrıca belediye kanalizasyon tesislerinde fosfor ve azot bulunabilir. Bu bölgelerde mevcut olan kirletici maddeler ve havada bulunan kirleticiler, çökeltilerle yıkanarak uzaklaştırılmakta ve yakınlardaki su yollarına taşınmaktadır. Kar ve buz eriyiği bile kirleticileri yerel su havzalarına taşıyabilir.

Besin Kirliliğinin Etkileri Nelerdir?

Fosfor ve azot, tarım endüstrisinde gübreler olarak çalıştığı gibi, bu maddeler de suyla aynı etkiye sahiptirler (yer altı suyu kaynakları dahil). Su kütleleri fosfor ve azotla döllendiğinde, yosun bitkisinin gelişmesi, büyümesi ve ötrofikasyon olarak bilinen bir süreçte gelişmesi daha olasıdır. Yosun nüfusu arttıkça, sudaki diğer bitki yaşamı üzerinde zararlı bir etkisi olan artan güneş ışığı miktarlarını engellemeye başlar. Giderek daha fazla bitki ölürken, kalıntıları dibe düşer ve çürümeye başlar.


Çürüme süreci, sudaki oksijen miktarını azaltmak için çalışır ve bu oksijen tükenmesi, çok sayıda su omurgalı ve omurgasız türünün kaybına yol açar. Doğal çevreye zarar vermenin yanı sıra, Besin kirliliği ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan alg çiçekleri de, kontamine suyla temas ettikleri veya içtikleri takdirde insanların hastalanmasına neden olabilir. İnsanlar ayrıca, balığın kirli sularından yakalanan balık veya diğer su yaşamlarını tüketirlerse, hasta olma riskinin artmasına da maruz kalmaktadırlar. Ayrıca, yeraltı suyuna dayanan belediye içme suyu sistemleri de yüksek seviyelerde fosfor ve azot içerebilir.

 

Besin Kirliliğinin Önlenmesi

Besin kirliliği ciddi bir çevre sorunu olarak kabul edildiğinden, dünyanın dört bir yanındaki pek çok hükümet ve kuruluş kendini önleme ve bertaraf etmeye adamıştır. Önleme amaçlı bazı yaklaşımlar, bir şirketin çıkarabileceği hem de boşaltma hacmini hem de söz konusu deşarjdaki kirletici miktarını kontrol etmek için hükümet düzenlemelerini içermiştir.


Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde Ulusal Kirletici Deşarjı Giderme Sistemi, şirketlere, besin kirliliğini kontrol etme ve önlemeye yönelik bir girişimde izin vermektedir. Bununla birlikte, bu düzenleyici sistem, özel, tüzel tesislerden kaynaklanan herhangi bir otorite sistemine sahip değildir; çünkü bu konu kirletici olmayan kaynak kirliliği olarak kabul edilir, bu da kirleticilerin birtakım kaynaklardan gelebileceği anlamına gelir. Diğer kuruluşlar, biyofiltrasyon içerebilecek su kaynaklarından gelen besin kirliliğini gidermeye adanmıştır.

Biyofiltrasyon, kontaminantları yakalamak ve parçalamak için canlı bitki maddesini içeren bir sistemdir. Benzer bir yaklaşım, mikroorganizmaların yaşam bitkileri yerine kirletici maddeleri yıkmak için kullanıldığı biyoremediasyondur.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here